top of page

6 ŞUBAT KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ BAĞLAMINDA

  • png-clipart-gmail-email-computer-icons-google-logo-gmail-angle-rectangle
  • Facebook
  • Instagram
  • X

DEPREM BAĞLAMINDA
DİN-İNSAN İLİŞKİSİ
TÜBİTAK PROJESİ

ANILAR

218383833-1715066520_edited.jpg

6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş Depremi’nde büyük ölçekte can ve mal kaybının yaşanması, dinin hakikatine ve rolüne, insan-inanç ilişkisine dair çok farklı sorgulamaları getirmiştir. Diğer yandan din ise tarih boyunca felaket anlarında insan için en önemli sığınaklardan biri, moral, motivasyon ve toplumsal dayanışma kaynağı olmuştur. Deprem bağlamında bireyin yaşadıklarını ve şahit olduklarını doğru biçimde anlamlandırmasında, her şeye rağmen iyi hissetmesi ve ruhen iyileşmesinde, güven ve huzur bulmasında, dinî inançların nasıl bir etkisi olduğunun incelenmesi gerek dini ve insanı anlama, gerekse depreme karşı daha iyi bir mücadele verme açısından son derece önemlidir. Projenin Kahramanmaraş merkezli olması da bu şehirlerin dindarlık oranının yüksekliği ve deprem şehirleri olması açısından ehemmiyet taşımaktadır. Proje iş planlarında, deprem günlerinde insanların yaşadığı psikolojik sarsıntı, üzüntü, telaş ve derin kaygı gibi ruh halleri, din ve inançla kurdukları bağ, buna şahit olan saha gönüllülerinin gözlemleri aracılığıyla tespit edilecek, depremzedelerin afet anında direnç ve ümit noktaları, moral kaynağı olan inançları anlaşılmaya çalışılacaktır. Projede, öncelikle yakından şahit olan insanların depremi nasıl algıladıkları, ne gibi tepkiler gösterdikleri, yapılması gerekenlere ilişkin görüşlerinin ve farklı yaklaşımlarının inanç temeli veya dinle ilişkisi, bir “durum saptaması” olarak betimleyici şekilde araştırılacaktır. Ardından, analiz çalışmasıyla olgu ve olaylar arası ilişkiler ortaya çıkarılacak, elde edilen veriler, teorik incelemelerde kullanılmak üzere raporlaştırılacaktır. Böylelikle proje, dinin imtihan, tevekkül, sabır, şükür, hayırseverlik gibi erdemlerinin, insan üzerindeki tezahürleri olarak, bireyin “iyi olma” ve “iyimser olma”sına katkısının, dinin iyileştirici rolünün teorik olarak ortaya konulmasını sağlayacaktır. Toplumda deprem bağlamında din-bilim ilişkisine dair doğru bilgi ve yaklaşımların yaygınlaşmasına katkı yapılacaktır. Dindeki kaza-kader, tevekkül, kanaat ve sabır gibi kavramlar, bilimin alternatifi olmayıp aksine bilgi ve teknoloji üretmeyi, bunları planlı bir şekilde kullanmayı, gereğince ve sabırla çaba göstermeyi teşvik etmektedir. İşte, toplumun bu kavramlarla ilgili anlayışlarını, ayrıca, depremle ilgili çeşitli hurafeleri “durum saptaması” olarak ortaya çıkarmak, bunların gerek akademik düzeyde gerekse halkın anlayacağı düzeyde, delillere dayalı bir şekilde kritiğini etmek, doğru bilginin toplumda yayılmasını sağlar. Projenin, İslam ilim ve düşünce dünyasına öncülük rolü olan kelam ilminin yenilenmesine de önemli katkıları olacaktır. Dinin birlik ve dayanışma konusundaki teşviklerinin halk nezdinde görünürlüğünü de ortaya koyacaktır. Proje dinin yeryüzünü ıslah etme misyonu yüklediği insanın dini bilinç ve bilgilenmesinin artmasıyla kentleşme ahlakını geliştirip tesis etmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Proje hedefine ulaşmakta, sahada kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı görevlilerle, STK’larda görev alanlar ile bireysel gönüllülerle derinlemesine görüşmeler yapılacak; onların afetle karşılaşan insanların duygu, his ve inanç dünyasına ilişkin gözlemleri; onlarla nasıl iletişim kurdukları, iletişimde ne gibi kavramlara başvurdukları tespiti son derece önemlidir. Projede, Kahramanmaraş Depreminde toplumsal dayanışmaya inancın ve milli duyguların etkisi, ayrıca ele alınacaktır. Kanaat önderleri, ilim ve fikir adamları, yazarlar, sanatçılarla derinlemesine görüşmeler yapılarak, deprem olayının düşündürdüğü en önemli itikadi, ahlaki, sosyolojik ve psikolojik gerçeklikler ortaya konulacaktır. Bu çalışmaların yardımıyla belirlenen soru ve sorunlar çerçevesinde bir anket çalışması yapılacaktır. Çalışmada, öncelikle karma (nicel ve nitel) veri elde etme tekniklerinin bir arada kullanılmasına dayanan bir saha çalışması sürdürülecek; veriler nicel ve nitel tekniklerle; söylem analizi, derinlemesine -odak grup görüşmeleri ve anket çalışmaları ile elde edilecektir. Son aşamada, elde bulguları göz önünde bulundurarak yapılacak çalıştaylar yoluyla eleştirel paradigma çerçevesinde kaynak taraması ile dine ilişkin algılara karşı dinin gerçeği ve olması gerekene ilişkin tespitler ortaya konulacak; özgün bilimsel eserler bilim dünyasına kazandırılacaktır. Hazırlanan raporlar ve yapılan çalıştaylar neticesinde depreme karşı önlem, ekolojik kentleşme, deprem karşısında dinle daha iyi ilişki kurma noktasında toplumun bilgilendirilmesine ve bilinçlendirilmesine büyük katkı sağlanacaktır. Dini yalnızca bir sorumluluk konusu olarak görmek eksik bir yaklaşımdır. Din, insan için bir ihtiyaç; zorlu zamanlarında da bireyin en önemli desteği, moral, ümit ve motivasyon kaynağıdır. Bu sebeple, insanların içlerinde bir metanet, motivasyon ve çaba kaynağı bulabilmeleri ve daha mutlu olabilmeleri için de onlara dinden destek almayı öğretmek gerekmektedir.

ACILAR

64638708_1004.webp

UMUTLAR

k12_1720293970_xlYrLO_edited.jpg

HAKKINDA

smartmockups_la3nsrlv.jpg

Proje Başlığı

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ BAĞLAMINDA DİN–İNSAN İLİŞKİSİ – VAKA TESPİTLERİ VE TEORİK İNCELEMELER- 

Proje no

124K012


Proje Yürütücüsü

 

Araştırmacılar

Mümine Kübra ÇİFTASLAN GEBEL

Abdurrahman ÜNALAN

Bursiyer Araştırmacılar

​....

....

Abdullah Taha ARDOĞAN


Projenin Yürütüleceği Kurum 

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ, İLAHİYAT FAKÜLTESİ

indir.png
resim-46751_w860_h430_1905311707371581.jpg

DEPREMLER VE 6 ŞUBAT DEPREMİ

Deprem karşısında insan-din ilişkisini ele almak, insan, inanan bir varlık olması ve bu inancın gerek insan hayatının her alanına önemli tesirleri olması nedeniyle önemlidir. İnanmak; düşüncelerine, niyetlerine, söylemlerine ve eylemlerine inancına göre yön vermek, insanoğlunun en ayırt edici özelliğidir. O, inanç temelinde ilkeler edinir; onun düşünceleri ve niyetleri bu ilkelere göre belirlenir. Bu ilkelere göre insan toplumsal ilişkiler geliştirir ve medeni bir hayat sürer. İnanç, insanın anlam dünyasının temelidir. Onun varlığı, evrendeki oluş ve bozuluşu nasıl okuyacağını ve nasıl anlamlandıracağını belirler. (Ardoğan, 2016, ) Bu nedenle, İnanç ve zihniyet alanında çeşitli ideolojilerin, nazariyelerin ve düşüncelerin etkisi altında çeşitli inanç ve zihniyet sorunlarıyla boğuşan modern insanın Kahramanmaraş Deprem’i bağlamındaki sorgulamalarına ve sorularına cevap vermek; ayrıca, dinin bireyler için nasıl direnç, ümit ve azim kaynağı, toplum için yardımlaşmada motivasyon gücü olduğunu veya olması gerektiğini saptamak; bu saptamalardan hareketle olabilecek başka afetler için toplumu hazırlamak ve bilinçlendirmek noktasında ilim adamlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Projenin özgün değerlerinden biri,  bu konuda nitelikli araştırmalarla doğru bilgilerin tespitini ve kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamak olacaktır. Proje önerisinde ele alınan konunun kapsamı ve sınırları ile önemi literatürün eleştirel bir değerlendirmesinin yanı sıra nitel veya nicel verilerle açıklanır.
Projenin özgün değerlerinden biri de insanların “iyi olma” ve “iyimser olma”larına katkı sunacak, teorik bilgilerin sistematik bir şekilde kamuoyuna sunulmasıdır. Bunun sosyolojik yönü, dayanışma ve yardımlaşma bilincinin toplumda yerleşmesi olarak tezahür eder. Dolayısıyla, proje toplumda dayanışma ve yardımlaşmanın artmasına çeşitli açılardan katkı sağlayacaktır. Toplum, bir insan kalabalığından ibaret değildir. Toplumda insanlar arasında bir paydaşlık, aidiyet duygusu ve cemiyet bilinci vardır. Paydaşlığı sağlayan ve sürdüren toplumsal düzen, iş bölümü, dayanışma ve yardımlaşma vardır. İnsanın dayanışma zorunluluğu, insanda sonraları dayanışmayı ve hayırda yarışmayı ahlaki bir erdem olarak benimsemeye yöneltir. Din de insanların manevi değerler, ilkeler ve hükümler etrafında birleşmelerini sağladığı gibi onları birbirlerinin acılarını ve üzüntülerini de paylaşmaya yöneltmektedir. İslam’a göre bir kimse, ulaştığı başarı, zenginlik ve gücü salt kendisinin var ettiğini düşünmemelidir. Çünkü ulaştığı tüm başarılar için öncelikle içinde yaşadığı bir toplumun, toplumsal asetlerin ve düzenin olması gerekir. İnsan, topluma borçludur. 
Karşılaşılan sıkıntılar ve belalar, fertleri eğittiği gibi milletlerin de uyanışı için vesile olabilir; onların zorluklarla mücadele için dayanışma içine girmelerini; millet olma bilincinin kuvvetlenmesini sağlayabilir. Müslüman toplumda, doğal afet ve musibetler karşısında insanlar kendi başlarına, çaresizlikleri ile bırakılmaz. İnsanları ağır imtihanlarında (belâ ve musibet) yalnız bırakmamak, toplumun bir üyesi ve eşref-i mahlûkat olduğunu hissettirmek toplumsal bir sorumluluktur. Hayvan toplulukları ile insan toplumu arasındaki temel farklardan biri burada ortaya çıkar. Doğada topluluk hâlinde yaşayan hayvanlar, içlerinden biri sakatlandığında, onu geride bırakırlar. Bu, bazen yaralı bir aslan, bazen yürüyemeyen bir ceylan yavrusu olabilir. Topluluk onu geride bırakarak yoluna devam eder. İnsan toplumunda ise asıl zayıf ve yaralı bireylere özen gösterilir. İslam, yaşama istencine ve hayat enerjisine manevî ve medenî ideallerle yön verir. Toplumu bir yarış alanı olarak değil medenî-manevi değerler çerçevesinde dayanışma ve yardımlaşma kurumu olarak tanımlar. Yardımlaşma ve dayanışmaya her zamankinden çok ihtiyaç duyulan olağanüstü zamanlarda, toplumsal karakter daha çok gösterir ve göstermelidir. (Ardoğan, 2023; ) Dinin bir rolü de deprem gibi afetler karşısında toplumdaki dirliğin ve birliğin tesisine hizmet etmesi, dayanışmayı ve yardımlaşmayı artırması, böylece zaman içinde aşınan ve zayıflayan toplumsal dokuyu onarıp iyileştirmesi ve kuvvetlendirmesidir. Savaş, doğal afet ve salgın zamanlarında birleşmesini ve bütünleşmesini bilmeyen, içindeki muhtaç insanlara yardım etmeyen toplumlar iflah olmazlar. 
Doğal afetler ve zorluklar, toplum için dayanışma ve yardımlaşma günleridir. Toplumu etkileyen musibetler karşısında, toplumda iş bölümünün ve farklı (örneğin az gelirli) meslek sahiplerinin önemi de herkesçe idrak edilir ve bilinir. 
Bilgi ve tecrübe paylaşımı da toplumsal dayanışmanın en başta gelen örneklerindendir. İslam âlimleri, toplumun ihtiyaç duyduğu ilimlerde uzmanlaşan insanları ve gerekli meslek erbabını yetiştirmenin, “topluma farz (farz-ı kifâye)” olduğunu tespit etmişlerdir (İbn Kayyım, 1317, s. 226-227.). Dolayısıyla toplumsal düzenin işbölümü, paylaşım, dayanış ve yardım üzerine kurulur; büyük afet günleri de toplumun birlik olarak yardımlaşma içine girmesini zorunlu kılar.

Contact
bottom of page