
PROJE HEDEFLERÄ°
Bu proje, geniÅŸ ölçekli yıkıma yol açan KahramanmaraÅŸ Depremi’ni, gerek doÄŸrudan yaÅŸayanların gerekse sonuçlarına yakından ÅŸahit olan insanların nasıl deÄŸerlendirdiklerini; afet günlerinde toplumun farklı reflekslerinin inanç temelini, yapılması gerekenlere iliÅŸkin görüÅŸlerini bir “durum saptaması” olarak betimleyici ÅŸekilde araÅŸtırmak; saptanan olguları analiz ederek olgu ve olaylar arası iliÅŸkileri ortaya çıkarmak; elde edilen verileri, teorik incelemelerde kullanılmak üzere raporlaÅŸtırmak; akademik çalışmalarla doÄŸrular ve olması gerekenleri ortaya koyan özgün bilimsel eserleri topluma kazandırmaktır.
Projenin hedeflerinden biri KahramanmaraÅŸ Depremi baÄŸlamında, öncelikle Allah’ın adalet ve iyiliÄŸine iliÅŸkin sorgulamaları ortaya çıkarmak, sonrasında da akademi camiasının sorunun özüne inerek, çeÅŸitli müzakere ve tartışma ortamlarında gerekli bilgi ve fikir daÄŸarcığını ortaya koyarak cevaplar üretmesini saÄŸlamaktır.
Projenin en önemli hedeflerinden biri, bireylerin deprem gibi yıkıcı afetler karşısında, ruh saÄŸlının, moral gücünün korumasını, mücadele azmini ve baÅŸarmak için gerekli motivasyonu bulma yollarının öÄŸretilmesi, bu konuda toplumun depremzedelere nasıl destek vereceÄŸinin gösterilmesidir.
Projenin özgün deÄŸerlerinden biri, tevekkül, sabır ve ÅŸükür gibi erdemlerin -pratik tezahürler olarak- insanın iyimser olmasına katkısının, dolayısıyla dinin iyileÅŸtirici rolünün ortaya çıkarılmasıdır. Bu aynı zamanda, bireyin yıkıcı afetler karşısında, olaya nasıl bakması, nasıl hareket etmesi, ne gibi “iç telkinler”de bulunması gerektiÄŸini öÄŸrenmelerine de katkı saÄŸlayacaktır. Burada imkânlar dâhilinde, psikolojik danışmalık, dinî rehberlik, din eÄŸitimi, din psikolojisi, din sosyolojisi gibi alanlardaki uzmanlardan katkı alınacak; kaynak taraması yöntemiyle konuyla ilgili yayımlardan yararlanılacaktır (örneÄŸin bk. Karaman, 2020; Sadan vd. 2023.)
Projenin hedeflerinden biri de deprem baÄŸlamındaki yanlış din anlayışlarını ve bu konu etrafındaki çeÅŸitli hurafeleri tespit etmek ve çözüm yollarını teÅŸhis etmektir.
Halk arasında görülen hurafe ve yanlış âdetleri Ä°slam’a mal etme ve dini onlarla deÄŸerlendirme yanlışından kaçınabilmek için Ä°slamiyet’i bilmek ve hurafeler konusunda bilinçlenmek ÅŸarttır. "Din hurafeleri yok etmezse hurafeler dini yok eder." (Ä°zzetbegoviç, 1987, s. 23.) Hurafeler, çoÄŸu zaman dinî duyguların istismar aracıdır. Hurafelerin ortaya çıkışında ilmin ve dolayısıyla anlamanın yetersizliÄŸi yatmaktadır. Çünkü bilgisiz insan, temsilî ve mecazî anlatımları hakiki anlamıyla alır. Bu da hurafelere kapı açar. Sır ve keramet hikâyelerinin büyük revaç bulması, bunların televizyonda en fazla izlenen dizilerin konusunu oluÅŸturması da menkıbe kültüründen ilmî bakış açısına geçmenin gereÄŸini göstermektedir.
Projenin hedeflerin biri de deprem baÄŸlamında, Ä°slam’ın temel akidelerinden olan ahiret ve ilahî imtihan inancının, halkın hayatı ve yaÅŸanan olayları anlamlandırmadaki yerini, (bk. DoÄŸanay, 2023; Baktır vd. 2023), zorluk ve acılarla baÅŸa çıkmadaki rolünü, bu konuda eksikleri, yanlışları ve doÄŸruları tespit etmektir.
Bu imtihanda musibete maruz kalmadan akıl ve bilim çerçevesinde gerekli tedbirleri almak, gerekli tedbirlerin alınması için insanları teÅŸvik etmek, gerekli denetimi yapacak kurumlar oluÅŸturmak; baÅŸa bir afet gelince maddi ve manevi sebeplerini sorgulamak, ders çıkarmak; üzerine düÅŸenleri yaptıktan sonra Allah'a tevekkül etmek ve Allah'ın hükmüne razı olmak, sabrı felaha vesile yapmak; aynı toplumda ihtiyaçlarımızı kolayca karşılamak ve huzur içinde yaÅŸamak için iÅŸbölümü yaptığımız insanlarla zor zamanlarda da birlik ve dayanışma içinde olmak, zorda ve darda kalanlara elinden geldiÄŸince yardım etmek, Ä°slam inancının gerekleridir. Halkın bu deÄŸerleri ne kadar benimsediÄŸi ve ihtiyaç anında bu deÄŸerlere ne kadar sarıldığını tespit etmek, projenin önemli çıktılarından olacaktır.
Projenin hedeflerinden biri de toplumu, genel olarak dinin, özel olarak da kaza-kader, tevekkül, kanaat, sabır, ÅŸükür gibi kavramların bilimin alternatifi olmadığını, aksine kader ve tevekkül kavramlarının bilgi ve teknoloji üretmeyi, bunları planlı bir ÅŸekilde kullanmayı, gereÄŸince çaba göstermeyi teÅŸvik ettiÄŸi konusunda bilgilendirmektir.
DoÄŸal afetler, bunlara önlem oluÅŸturacak bilgi ve tekniÄŸin üretilmesi için “bir motivasyon kaynağıdır.” (ArdoÄŸan, 2018, s. 145). Ä°slam’a göre, insan, çoÄŸu kez kusurları hayra dönüÅŸtürebilme imkânına sahip olduÄŸunu bilmeli, probleme olumlu yönden yaklaÅŸmalı, güçlüÄŸün ardından çözümün geldiÄŸini bilmelidir.
“Ä°htiyaç, bilgi üretmek, fikir üretmek, medeniyet alanında ilerlemek için bir kamçı görevi görür.” (ArdoÄŸan, 2018, s. 207). Ä°nsanlar, çoÄŸu kez bazı sorunlar ve ihtiyaçlarla karşılaÅŸarak çözüm arayışına girmedikçe de bilgi ve fikir üretme olanaklarını yeterince kullanmamaktadırlar. Bu bakımdan insanların karşılaÅŸtığı sorunlar ve ihtiyaçlar, onu, beÅŸerî âlemin en önemli deÄŸerlerinden, maneviyatın temellerinden olan bilgiyi üretmeye sevk etmektedir. Deprem kuÅŸağında olan ülkemizde depreme dayanıklı, güvenli ve iÅŸlevsel yapı(laÅŸma)lara ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, baÅŸka ülkelerde de vardır ve oralarda insanları gerekli bilim ve teknolojileri üretmeye sevk etmiÅŸtir. Ancak Ä°slam Peygamber'i (s.a.v.) insanları, ilim öÄŸrenmeye ve öÄŸretmeye ya da en azından ilmi sevmeye teÅŸvik ederken Müslümanlar bu konuda geri kalmışlardır.
Gerekli sermayeye sahip kimseler, inÅŸaat mühendisliÄŸi ile ilgili donanıma sahip olmasa da konut inÅŸa etmeye giriÅŸmiÅŸ; uzman olmadıkları konuda uzmanların bilgisine göre de hareket etmemiÅŸlerdir. Oysa, Hz. Peygamber’in hastalığa yakalanan kimselere tedavi olmalarını ve bunun için de iÅŸinde uzman doktora gitmelerini, örneÄŸin, hasta bir sahabi için Medine’deki en uzman hekim olan Hâris b. Kelde’yi (/Kelâde’yi) çağırması (Ebu Davud, Tıbb, 12.), bir mesaj içermektedir. Buna göre, toplumdaki en önemli ve en hassas sektörlerden konut ve iÅŸ yeri yapımında iyi yetiÅŸmiÅŸ mimarların, inÅŸaat mühendislerinin görev almaları, bu alanda dünyanın ulaÅŸtığı bilimsel bilgileri ve teknolojileri kullanmaları gerekmektedir.
Ä°mam Åžafiî ve Hanbeliler de dâhil olmak üzere fakihlere göre “toplumun ihtiyaç duyduÄŸu mesleklerde ve ilimlerde uzmanlaÅŸan insanlar yetiÅŸtirmenin, topluma farz (farz-ı kifâye)dir. (Ä°bn Kayyım, 1317, s. 226-227.) Bu saptamaya göre, ekolojik ve deprem dirençli ÅŸehirler kurma noktasında AR-GE çalışmaları yapan, bilimsel bilgi ve inovatif teknoloji üreten uzmanların yetiÅŸtirilmesini, inÅŸa alanında bunların yetkilendirilmesini gerektirmektedir. Bina ve ÅŸehirlerin deprem dirençli olmasını saÄŸlayacak teknolojilerin üretilmesi bugün doÄŸa bilimlerinin ve teknolojinin en insanî yönünü teÅŸkil etmektedir.
Kur'an açısından, hayat hakkı, Allah'ın insanı yaratırken ve kâinattaki her ÅŸeyi ona sunarken belirlemiÅŸ olduÄŸu bir haktır. Ä°nsanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk, keyfî yaÅŸama yerine iyi yaÅŸamayı seçmeyi, insanlığı yaÅŸatmayı amaçlamayı gerektirir. Ä°nsanlığı yaÅŸatmak, maddî âlemde sadece insanın üstlenebileceÄŸi ahlakî deÄŸerleri yüklenmekle, insanı yaÅŸatmakla olur. Kur'an-ı Kerim'de ÅŸöyle denilmektedir: "... Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaÅŸatırsa sanki bütün insanları yaÅŸatmıştır..." (Mâide 5/52.)
BaÅŸkaları ve sonraki nesiller için bilgi üretmek ve bunları teknoloji alanına aktarmak; musibetlere karşı malı ve canı korumaya yönelik önlemler almak, bir insanı ve bütün insanlığı yaÅŸatmak gibidir.
Deprem bugün çeÅŸitli bilimlere konu olması nedeniyle, Ä°slam’ın ilme verdiÄŸi deÄŸere ve din-bilim iliÅŸkisine dair toplumdaki anlayışları tespit etmek ve bunları akademik temelde deÄŸerlendirmeye tabi tutarak doÄŸruların yaygınlaÅŸması ve yanlışların düzeltilmesi için çalışmak da projenin hedefleri arasındadır.
Ä°nsanın yaratılış gayesine uygun yaÅŸaması ve insanlık yolculuÄŸunda kemale erebilmesi, bilgi ve hikmet sahibi olmayı gerektirir. Ä°nsanın yaratılış özelliklerini fark etmesini, kâinatı tanımasını, varlık ve oluÅŸ içindeki yerini tayin etmesini, varoluÅŸ gayesini fark etmesini, oluÅŸ ve hayatı anlamlandırmasını gerekli kılar. Bunlar da bilgiyle olur. Ä°slam dini de gaybı karanlıklarda arama ve gaybı bildiklerini iddia edenlere baÄŸlanmak yerine aklını kullanmak ve bilginin yollarını takip etmeye yöneltir. Bilginin araçları ve yöntemlerine baÅŸvurmaksızın ilim elde etme iddiasını, dolayısıyla da büyücülük, falcılık, astroloji, kâhinlik ve medyumluk gibi uÄŸraÅŸları; yıldızlar, kahve telvesi vs. nesnelerde manevî güç ve sırlar aramayı reddeder. Ä°nsanın bilgiye ulaÅŸmak için onun konusuna uygun bir bilgi yoluna baÅŸvurmasını, akl-ı selimin, bir yöntem doÄŸrultusunda ilerlemesini teÅŸvik eder. Her bilgiyi almaya açık olmayı emrederken sadece bilginin delile dayalı ve doÄŸru olmasına deÄŸil, güncelliÄŸine, sorun çözücülüÄŸüne, ihtiyaç sıralamasına da önem verir.
Ä°slam dini;
- Bilimi dinî dogmaların sınırları içine hapseden skolastisizmi,
- Dinin bilgi temelini yadsıyan ve din -bilgi iliÅŸkisini görmezden gelen fideizmi,
- Bilimin dinin yerini alması gerektiÄŸini ileri süren pozitivizmi reddeder ve bilimi konusuna ve amacına uygun bir metodoloji dâhilinde ilerlemesini teÅŸvik eder. (ArdoÄŸan, 2016.)
Ä°slam belli bir bilgi türünü deÄŸil, inanın hayatına anlam katacak her bilgiyi teÅŸvik etmiÅŸtir. Mâturîdî kelamcı Alâeddin el-Üsmendî, ilimlerin tümünün iyi oluÅŸunu ÅŸöyle açıklar: “Hiçbir ilim eksiklik ve kötü deÄŸildir. Çünkü Malumu olduÄŸu gibi ele alması yönüyle ilim özünde iyidir. Yine ilim sayesinde insandan ÅŸüphe, zan, cehalet ve yanlışlar kalkar.” (el-Üsmendî, 2005, 36.) Allah’ın emirleri ve fiilleri asla hikmetsiz deÄŸildir. Bu hakikat, doÄŸa bilimleri için de temel oluÅŸturur. Allah’ın kanunları deÄŸiÅŸmezdir. Bu açıdan Allah kavramı, doÄŸa biliminin düÅŸmanı deÄŸil gerekli ÅŸartıdır. Din ile bilimin birbirine karşıt olarak konumlandırıldığı skolastik, aydınlanmacı, pozitivist ya da sekülarist paradigmaların aksine, Ä°slam açısından bakıldığında, din ile bilim, akıl ile vahiy çeliÅŸmez ve birbirine alternatif oluÅŸturmaz. Ä°slam medeniyetinin ayırt edici özelliklerinden biri, din-bilim beraberliÄŸine dayanmasıdır.
Ä°slam tarihinin baÅŸlangıcında Müslümanlar, evreni gözlemlemeyi, düÅŸünmeyi, sorgulamayı ve sonuç çıkarmayı emreden Kur’an’ın teÅŸvikiyle ilme yöneldiler. Müslümanların 8. yüzyılda kriativite yani bilgi ve düÅŸünceyi üretme ve buluÅŸ yapma süreci baÅŸlayıp 16. yüzyıla kadar devam e Müslümanlar, XVI. yüzyılı ortalarına kadar bilimde ileri olan konumlarını korudular. Avrupalılar, Müslümanlardan bilgiyi X. Yüzyıldan itibaren aldılar. Bu alış süreci tam beÅŸ yüzyıl sürdü. Bunun sonunda yani XVII. yüzyıl başında ise Avrupalılar önderlik konumuna geçtiler. (Sezgin, 2019, 115, 148, 57.) Gözlem ve deney Ä°slam medeniyetinde öteden beri kullanılan bir yöntemdi. “Uzun süreli gözlem için rasathaneler yani gözlem evleri inÅŸa edilmiÅŸtir.” (Sezgin, 2019, 118.) Batı'da da gözlem ve deney yönteminin yerleÅŸmesiyle ve yaygınlaÅŸmasıyla yeni ilerlemeler kaydedilmiÅŸtir. Müslümanlar ise ilim alanında önce ivmeyi kaybedip duraklama dönemine girmiÅŸler, yüzyıllar içinde de hayli geri kalmışlardır. Bugün için ülkemizde potansiyel olmakla birlikte, bilimsel ve teknolojik geliÅŸmelerin tam olarak yakalanamadığı; özellikle de bunların gerektiÄŸi gibi kullanılmadığı, bunun sonucu olarak siyasal düÅŸünce ve sosyal düzen alanında problemlerin yaÅŸandığı, doÄŸal afetler ve depremle baÅŸa çıkmada çeÅŸitli yetersizliklerin, yanlışlar ve ihmallerin görüldüÄŸü; bunların üstesinden gelebilmek için halkımızın bilinçlendirilmeye ve motivasyona ihtiyaç duyduÄŸu açıktır.
Vahyin rolü, varlık ve oluÅŸları gözlemleme, kı¬¬yaslama, kavramlaÅŸtırma, tasnif ve formüle etme yoluyla geliÅŸen bil¬¬¬giyi deÄŸerler bilgisiyle tamamlamak, davranışlarına ahlâkî deÄŸerler yüklemesinde insana kılavuzluk etmektir. DoÄŸa bilimleri insanın gücünü artırır; doÄŸuÅŸtan verili potansiyellerin gücünü artıracak teknikler sunar. Din ise gücü hakkın emrine verir; doÄŸru, adil ve iyinin gerçekleÅŸmesine hizmet edecek ilkeler sunar. Bilimin insana doÄŸuÅŸtan verili kuvveleri dengeyi bozacak ÅŸekilde geliÅŸtirmemesi için vahiyle desteklenmesi, ilim ve teknik alanındaki ilerlemenin vahiy kılavuzluÄŸunda hak ve deÄŸer bilgisiyle tamamlanması gerekir. Ä°nsanın doÄŸayı anlamlandırmasına katkı¬da bu¬lu¬nan ve çevresiyle kolay iliÅŸkide bulunabilmesine yardım eden bi¬lim¬sel bil¬ginin yanına (dinî ve ahlaki) deÄŸer bilgisini koyar. Din ve bilim hayatı anlamlandırmaya farklı katkılarda bulunur. Bilim, iÅŸleyiÅŸi açıklarken, din gayeyi gösterir. Bu açıdan bilimsiz din sakat, dinsiz bilim kördür. (ArdoÄŸan, 2016.) Ä°lme teÅŸvik eden ayetler, bilimsel araÅŸtırmalarda bulunmayı, bunları kamuoyuna sunmayı, bilimsel verilerin tartışılabilmesini de medenî bir ihtiyaç, fıtrî bir hak olarak kabul edildiÄŸini gösterir.
Her bilimsel bilgi önümüzde yeni seçenekler demektir. Ä°nsan bilgisini artırarak hayatta daha farklı seçenekler olduÄŸunu fark eder. Ä°nsana düÅŸen tüm seçenekleri görerek iyi bir planlama yapmaktır. “Bugün jeoloji, sismoloji gibi bilimler, yer kabuÄŸunu oluÅŸturan katmanları, yer kabuÄŸu içine birbirine baskı ve itme gücü uygulayan levhaları ve fay hatlarını, dolayısıyla deprem kuÅŸaklarını tespit etmektedir. Geoteknik mühendisliÄŸi, zemin, kaya ve yeraltı suyu özelliklerine uygun bir inÅŸaat projesinin nasıl olması gerektiÄŸine iliÅŸkin veriler sunmaktadır. Ayrıca inÅŸaat mühendisliÄŸi, depreme dayanıklı binaların ne gibi malzemelerden nasıl inÅŸa edilmesi, sismik izolatörlerin nasıl kullanılması gerektiÄŸini ortaya koymakta, bunları formüllere aktarmaktadır. Tüm bu bilimsel verilere göre hareket etmek, verimli-korunaklı seçenekleri uygulamak dinî bir sorumluluktur. Çünkü Allah insana akıl, idrak, gözlem, tecrübe, bilgi ve bilim üretme yetenekleri vermiÅŸse, bunları doÄŸru biçimde kullanması için vermiÅŸtir.” (ArdoÄŸan, 2023, s. 11.) Ä°nsanın bu yetenekleri kullanması ve bunların eserlerini hayatında görünür kılmasını da kapsayan tahdis-i nimet (Duha 93/11), Allah'ın irade ettiÄŸi insanî/medenî deÄŸerlerdendir.
BEKLENTÄ°LER

Proje çıktıları;
- Güvenli ve saÄŸlam binalardan oluÅŸan, yaÅŸanabilir yatay mimariyle uyumlu, ÅŸehrin doÄŸası ve insanın fıtratıyla uyumlu kentlerin kurulması,
- Âfetlere karşı hazırlıklı ve depreme dirençli ÅŸehirleÅŸme,
- Ä°nsanların moral düzeyinin ve toplumsal dayanışmanın yükseltilmesi,
- Ülke ya da Dünya Düzeyinde deprem ve afetler konusunda dini ve ahlaki Çözümler vb. üretilmesi gibi noktalarda insanlarda farkındalık, bilinç ve motivasyon oluÅŸturma noktalarında katkı saÄŸlayacaktır.
Bireysel ve kurumsal algı ve farkındalıkların oluÅŸmasının ve bunun yaygınlaÅŸmasının, önce çalıştaylar ile akademi camiasında baÅŸlaması öngörülmektedir. Ancak, algı ve farkındalıkların topluma yayılması proje bitiminde sunulan raporla ve sunumla baÅŸlayacaktır. Öncelikle kurumsal düzeyde gerçekleÅŸen doÄŸrular, düzeltilmesi gerekenler ve olması gerekenlere iliÅŸkin farkındalık, iyileÅŸtirme, eÄŸitim bilinçlendirme, politikalarıyla güçlü bir adım atılabilir. Bu politikalar sonrasında toplumsal boyutta bir farkındalığın yaygınlaÅŸması ve kamuoyunun oluÅŸması saÄŸlanabilir.
OluÅŸması beklenen farkındalık, bilinç ve motivasyon, ekonomiden eÄŸitime, psikolojiden fizyolojiye kiÅŸiye iyilik hali sunar. Ä°nsanların yaÅŸamlarının ve yaÅŸam alanlarının iyileÅŸmesi, korunması için katkı saÄŸlar.
Deprem din iliÅŸkisi konusunda oluÅŸturulan eylem planları, politika üreticileri için yol gösterici ve fikir verici olabilir. Deprem bölgesi olan ÅŸehrin ve bölgenin kalkınmasına ve bilinçlenmesine katkı saÄŸlayabilir.
Böyle bir çalışmanın tamamlanması Sütçü Ä°mam Üniversitesi’nin, özellikle de Ä°lahiyat Fakültesi’nin bilimsel araÅŸtırma misyonuna önemli ve farklı bir katkı saÄŸlayacaktır. Ayrıca projenin sunduÄŸu teknik ekipmanlar aracılığıyla da bir araÅŸtırma merkezi kurulmasına vesile olabilir.